Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Osteporoz (Kemik Erimesi) belirti vermeden sinsice ilerliyor!

OSTEOPOROZ

Osteoporoz kelimesi; Yunanca osteon/kemik ve poros/küçük delik kelimelerinden kaynaklanır ve bu hastalıkta kemik dokusunda meydana gelen değişiklikleri oldukça iyi tanımlar. Normal kemiğin yapısında da delikler bulunur ancak, osteoporozda bu delikler genişleyerek kemiğin süngerimsi bir hal almasına ve direncinin azalmasına neden olur. Kemik kitlesinin azalması ise kırık riskini arttırır.

BELİRTİ VERMEDEN SESSİZCE İLERLİYOR


                               

Kemik erimesi sessiz ve ilerleyici bir hastalık olduğundan ilk osteoporotik kırık ortaya çıkana kadar belirti vermeyebilir. Omurgada oluşan kırıklar sırtta şiddetli ağrıya, kamburluğa ve boy kısalmasına yol açabilmektedir. Fonksiyonel bağımlılık yaratması nedeniyle yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kalça kırıkları, genellikle cerrahi müdahale gerektirmektedir. Kemik erimesi erken teşhis sayesinde büyük oranda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisiyle kemik kaybı yavaşlatılabilmekte ve birçok kırık önlenebilmektedir.



Osteoporozun Tanısı

Günümüzde osteoporoz düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğiliminin artıran sistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Tanısı, kemik mineral yoğunluğunun kantitatif ölçümü ile konulmaktadır. Kemik dansitometresi adı verilen bu teknik son derece kolay, ekonomik ve hasta için zahmetsizdir. Kemik kitlesi hakkında doğru ve kesin sonuç verir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) osteoporoz tanısı ve kırık riskinin belirlenmesi ile ilgili kriterler belirlemiştir. Bu kriterler, kemik mineral yoğunluğu ölçülen kişilerden elde edilen değerlerin, 25 yaşındaki genç bir kadının ölçümleri ile karşılaştırılmasını esas alır.



Kemik Yoğunluğu Ölçümü

Kemik ağırlıklı olarak kalsiyum ve fosfor gibi minerallerden oluşur. Kemikteki mineralin azalması kemik erimesi yani osteoporoz oluşumuna sebep olur..


Kemik Yoğunluğu Ölçümü Nedir?

Kemik ağırlıklı olarak kalsiyum ve fosfor gibi minerallerden oluşur. Kemikteki mineralin azalması kemik erimesi yani osteoporoz oluşumuna sebep olur. İşlemin amacı kemiğin içerisindeki mineral kaybının miktarını ölçmektir.

 


Kemik Yoğunluğu Ölçümü Neden Yapılır?

Kemikte çeşitli nedenlerden dolayı oluşan mineral kaybının ölçülmesi için kemik yoğunluğu ölçümü testi yapılır. Kayıp kadınlarda erkeklere oranla daha yüksektir, çünkü kadınların vücudundaki kemik kütlesi erkeklere göre daha azdır. Kemikteki yeniden yapılanma süreci 30 yaşına kadar sürer, bu dönem yapının en güçlü olduğu dönemdir. 40 yaş civarı kemik kütlesi azalmaya başlar, özellikle kadınlarda menopoz sonrası östrojen yani kadınlık hormonu seviyesinin azalması bu süreci daha da hızlandırır. Çünkü yapılanmanın aksine erime daha hızlı olur. Bu durum görsel olarak da kendini boyda kısalma, omuzlarda yuvarlak görünüm vs. olarak belli eder, kırık riski artar. Ölçüm ile hem osteoporoz ve kırık riski hesaplanabilir hem de tedavi sonrası takip yapılabilir.

 


Kemik Yoğunluğu Ölçümü Öncesi Nelere Dikkat Edilmeli?

Kişinin aç ya da tok olması bir önem arz etmez, sadece 24 saat kala kalsiyum ağarlıklı besinlerden kaçınmak gerekir. Son bir hafta içerisinde farklı bir işlemde kontrast madde kullanılan kişilerin doktorlarına bilgi vermesi gerekmektedir. Bu durumda işlem 10–15 gün kadar ertelenebilir.



Kemik Yoğunluğu Ölçümünün Yapılma Sıklığı Nedir?

Menopozda yüksek risk sahibi hastalarda 1 yılda bir, düşük risk sahibi hastalarda ise 2 yılda bir yapılmalıdır. Konunun uzmanı doktor da hastalığın seyrine ve uygulanan tedaviye göre işlem sıklığını belirleyebilir.



Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Önerilir?

  • Cerrahi müdahale (yumurtalıkların alınması) ile menopoza girmiş,
  • Premenopoz döneminde osteoporoz riski taşıyan,
  • Menopoz sonrası dönemde hormon kullanmayan,
  • 65 yaşında üzerindeki kadınlara,
  • Yetişkin kişilerde basit kazalarla sıkça kemik kırılmaları yaşanması durumunda,
  • Farklı bir hastalığın seyrinde yaşanan kemik kayıplarında,
  • Ailede kalça ya da omurga kırığı hikâyesi olanlara,
  • Kemik kaybına sebep olan ilaçlar kullanıldığında, 
  • Osteoporoz bulguları taşıyan ya da omurlarda kırık olan kişilerde, 
  • Beslenme biçiminde kalsiyum azlığı bulunanlarda,
  • Aşırı alkol, kahve, sigara tüketimi olan kişilere,
  • Erkeklerde testosteron seviyesinin düşük olması durumunda önerilir.

 


Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Önerilmez?

  • İleri boyutta omurga bozuklukları olan,
  • Hamile ya da hamilelik riski olan,
  • İşlem boyunca hareketsiz olarak yatmak gerektiği için hareketsiz kalamayan,
  • Çeşitli yollarlar son 1 hafta içerisinde kontrast madde kullanan kişilere önerilmez.


Kemik Yoğunluğu Ölçümü Nasıl Yapılır?

Hastanın masada hareketsiz olarak yatması istenir. Damar yolu ile ilaç verilmez ve işlem ağrısızdır. İşlem duruma göre en fazla 20 dakika sürer.

Kemik dansitometri aleti çok düşük dozda bir röntgen ışını (X ışını) yollar, bunu iki ayrı enerji paketi halinde gönderir. Bir paket başlıca yumuşak dokular tarafından diğer paket ise kemikler tarafından emilir. Yumuşak dokudaki miktar toplam miktardan çıkarıldığı zaman geriye kalan hastanın kemik mineral yoğunluğudur.

Kullanılan radyasyon miktarı bir akciğer filminin onda biri kadardır ve bu oldukça az bir miktardır.

 


OSTEOPOROZ TEDAVİSİNDE KALSİYUM VE D VİTAMİNİ ALIMI ÇOK ÖNEMLİ

Kemik erimesi tedavisinde en önemli yöntem beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılmasıdır.Günlük 800-1200 mg kalsiyum alınmalı güneş ışığı ve diyetle yeterli D vitamini alımı sağlanmalıdır. Her gün en az 30 dakika boyunca düzenli fiziksel aktiviteler yapılmalıdır. Sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden uzak durulmalıdır. Bu önlemlerle birlikte doktorun önerdiği ilaç tedavisine devam edilmesi kemik erimesini yavaşlatacaktır. Bunların yanı sıra kemik erimesini tetikleyen en önemli faktörlerden biri olan düşmelerin önlenmesi için de bir takım önlemler alınması gerekmektedir. Düşmeleri azaltmak için denge, kas güçlendirme ve postür egzersizleri düzenli olarak yapılmalıdır. İleri yaşlarda baston, yürüteç gibi yardımcı eşyalar kullanılmalıdır. Ev ve iş yerlerinde ayağa takılacak kablo ve kordonlar bulunmamalı ve zemin kaymayan bir materyal ile kaplanmalıdır. Merdiven, duş, küvet ve klozet kenarlarına tutamaklar yerleştirilmelidir.



RİSK FAKTÖRLERİNİ BİLİN!

 

Kemik erimesiyle mücadele etmenin ilk basamağı, risk faktörlerinin bilinmesidir. Kişiler risk altında olduklarını bilirlerse kemik erimesini yavaşlatmak ve önlemek mümkün olabilmektedir. Kemik erimesini tetikleyen en önemli risk faktörleri; ileri yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sık görülüyor), aile öyküsü, daha önceki kırıklar, uzun süre kortizon kullanımı, romatoid artrit, alkol, sigara, düşük beden kitle indeksi ve kemik mineral yoğunluğu, yetersiz fiziksel aktivite, düşük kalsiyum alımı ve D vitamini yetmezliği olarak sıralanabilir.


Aşağıdaki sorulardan bir veya birkaçına “evet” cevabı veren kişiler kemik erimesi açısından risk altındadır. Bu kişiler vakit kaybetmeden uzmana başvurarak, fiziksel muayene, kan-idrar testleri, röntgen ve kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdır.

  • Anne veya babanızda basit bir zorlanma veya hafif bir düşme sonrasında kalça kırığı oldu mu? Sırtında kamburluk gelişti mi?
  • Kendinizde hafif zorlanma sonucunda kırık oluştu mu?
  • 45 yaşından önce menopoza girdiniz mi? (Kadınlar için)
  • Son bir yıl içinde boyunuz 3 santimetreden fazla kısaldı mı?
  • Vücut kütle indeksiniz 19 kg/m2’nin altında mı?
  • Üç aydan daha uzun süre kortizon içeren ilaç kullandınız mı?
  • Romatoid artrit hastalığınız var mı?
  • Günlük süt veya süt ürünleri tüketiminiz yetersiz mi?
  • Günlük direkt güneş ışığına maruz kalma süreniz 10 dakikadan az mı?
  • Sigara içiyor musunuz



Kemik Ölçümü ve yeni güncel tedaviler için "Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon" merkezimizden randevu alabilirsiniz.