Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Eklem kıkırdağı takviye beslenme istiyor mu?

Vücudumuz, yük taşıyan ve üzerine binen yükleri dağıtarak dengeyi sağlayan bir çok orijinal ekleme sahiptir. Bu eklemler, bir sert doku yani kemiklerimiz, bir yumuşak yüzey yani kıkırdağımız ve bir de bunları koruyan ve destekleyen yumuşak dokular yani kapsül, ligaman, tendon, kaslarımızdan oluşur. Bu orijinal eklemler ömrümüz boyunca kendi korunma sistemlerini oluştururlar ve iyi bakılan bir vücutta uzun yıllar hiçbir arıza çıkartmadan fonksiyonlarını sürdürürler. Tabii ki, genetik bir takım hastalıklar ya da travmalarla oluşmuş mekanik bozukluklar erken dönemde eklem problemlerine sebep olabilirler. Bu tür durumlarda bile doğru danışmanlık hizmeti alınıyorsa bozulmalar olabildiğince geciktirilecektir.


                                        

Doğru danışmanlık hizmeti öncelikle koruyucu hekimlikle başlar. İnsan vücudu anne karnındayken gelişmeye başlar ve hayatı boyunca da farklı değişikliklerle gelişmesini devam ettirir. Fabrikadan çıkan her ürün belirli bir zamanda vazifesini sürdürür fakat çok kaliteli bir malzeme çok kötü kullanıldığında kısa sürede arıza çıkartırken ortak kalitede ve daha az kalitede olan bir ürün doğru kullanıldığında daha uzun süre vazifesini sürdürebilir. Vücut da canlı bir organizma, aynı fabrikadan çıkmış ürünler gibidir. İyi bakıldığında sonuçlar sağlıklı bir yaşam şeklinde devam eder.

Kıkırdak bizden onu besleyecek sıvıdan ve doğru kullanılmasından başka bir şey istemez. Eklem sıvısı vücudun oluşturduğu kıkırdağın beslenmesini ve desteklenmesini sağlayan çok önemli bir yapıdır. Bu sıvının yetersizliğinde eklem kıkırdağında bozulma kaçınılmazdır. Peki, bu eklem sıvısı biter mi? Korkularımız eklem sıvısı bitti, tükendi, azaldı üzerine kurulmuştur. Eklem sıvısı hareket olduğu sürece vücudumuz tarafından üretilmeye ve ekleme salınmaya devam edecektir. Bunun için birincisi doğru beslenmek zorundayız ki bu sayede vücudumuz zengin bir eklem sıvısı üretebilsin. İkincisi kıkırdağa doğru yükler vermeliyiz. Yani, fazla kilodan kaçınmak, düzenli egzersiz yapmak, vücudumuzun tolere edemeyeceği yükleri ona yüklememek gibi ve zamanı geldiğinde de zorlanmış olan eklemi istirahat ettirmeliyiz. Bütün dünyada eklem sıvısının kaliteli olması için üretilen ve ilaç gibi satışa sunulan bitkisel ürünler vardır. Eğer biz yapmamız gerekenleri doğru yapmıyorsak bu tür ürünlerden de fayda görmeyiz. Biz doğru besleniyorsak, almamız gereken kıymetli gıdaları beslenme alışkanlığımız içinde alıyorsak zaten takviye ürünlere ihtiyacımız kalmayacaktır. Biz düzenli sporumuzu yapıyorsak, gün içinde eklemlerimizi belli periyotlarda, belli açılarda, belirli basınçlarda, belirli aktivitelerle kondüsyonumuza uygun olarak çalıştırıyorsak kıkırdağımızı besleyecek olan eklem sıvısı da zaten düzenli olarak salınacaktır ve başka bir sıvıya ihtiyacımız kalmayacaktır. Aileden geçiş yapan romatizmal hastalıklar varsa, erken dönemde Romatoloji doktoruyla bunları çözüyorsak, travmaya bağlı oluşmuş mekanik sistem bozukluklarımızı Ortopedi doktoruyla doğru teşhis ve tedavisini yaptırıyorsak, farklı sebeplerden dolayı oluşmuş kıkırdak ya da yumuşak doku hasarlarında erken teşhis ve tedavilerimizi yaptırıyorsak ilerleyen kıkırdak doku hastalıklarından da korkmamalıyız.Danışmanınız olan hekimlere önerilerinin nedenlerini ve sonuçlarının açıklanmasını isteyerek kendimiz için gerekli olan doğruyu bulmak zorundayız. Yani, biz kendi kendimizin doktoru olmalı, iyi danışmanlarımızla vücudumuzun sağlığının bozulmaması için mücadele etmeliyiz.