Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Riskleri Bilin, Meme Kanserinden Korunun

ERKEN FARK EDERSEN ÇOK ŞEY DEĞİŞİR!

Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Ancak zamanında fark edildiğinde ve tanısı erken konduğunda, uygulanacak tedavilerle hastalığın üstesinden gelmek mümkün!

Meme kanseri, ırk ve etnik kökene bakılmaksızın dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Öyle ki, kadınlarda görülen kanserlerin yüzde 25’ini meme kanseri oluşturuyor ve kanserden ölüm nedenlerinin de başında geliyor. Medistate Kavacık Hastanesi’nden Genel Cerrahi ve Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Adil Baykan ile Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serdar Demiral, meme kanseri tedavileri hakkında bilgi verirken, erken tanının önemine dikkat çekiyor ve güncel cerrahi yöntemler hakkında önemli bilgiler paylaşıyor…

HER 8 KADINDAN BİRİ RİSK ALTINDA!

İstatistiklere göre ABD’de teşhisi yeni konulan meme kanseri sayısı, yıllık 190.000’in üzerinde. Meme kanseri, az gelişmiş ülkelerde kanserden ölümlerin en sık nedeniyken, gelişmiş ülkelerde ise akciğer kanserinden sonra en sık ikinci nedeni durumunda. Türkiye’deki tablo da dünyayla benzerlik gösteriyor. Ülkemizde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı kanser kayıt ve insidans projesi kapsamında veriler toplanmakta ve yayınlanmaktadır. Son olarak 20042009 yılları arasında yayımlanan verilere göre, yaşam boyu her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski var ve kadınlarda görülen her dört kanserden biri meme kanseri.

MEME KANSERİNDE EN BÜYÜK 2 RİSK FAKTÖRÜ!

Meme kanserinin önemli bir kısmı, bilinen herhangi bir risk faktörü taşımayan kadınlarda ortaya çıkıyor. Aslında meme kanseri gelişimi için en güçlü risk faktörleri kadın olmak (meme kanseri kadına göre çok daha az olarak yüzde 1 oranında erkeklerde de görülebiliyor) ve yaştır. Türk Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı’nın kanser istatistiklerine göre meme kanseri ülkemizde en sık 45-49 yaşlar arasında görülüyor. Kuşkusuz ailede meme kanseri öyküsü önemli. Ailedeki meme kanserli birey sayısı arttıkça, akrabalık derecesi yakınlaştıkça ve tanı yaşı küçüldükçe de risk artıyor. Erken yaşta adet görmek ve geç menopoza girmek de meme kanseri riskini artıran diğer önemli faktörler arasında. Bunun yanı sıra, erken yaşta gebelik ve birden fazla doğum yapmış olmak meme kanseri riskini azaltırken, geç yaşta gebelik ve hiç doğum yapmamış olmanın ise riski artırdığı gözlemlenmiştir. Ayrıca pek çok çalışmaya göre obezitenin post menapozal (bir yıl ya da daha fazla süre adet görememe) meme kanseri için bir risk faktörü olduğunu söyleyebiliriz. Postmenopozal dönemde özellikle estrojen ve progestron hormon bileşimlerinin kullanılmasının da riski artırabileceğini hatırlatalım. Son olarak alkol ve tütün mamullerinden de bahsetmemiz gerekir. Alkol tüketiminin meme kanseri riskini artırdığını gösteren çok sayıda çalışma mevcut. Yeni veriler tütün mamulleri kullanımının da meme kanseri riskini artırdığını gösteriyor. Özetleyecek olursak, değiştirebileceğiniz risk faktörleri ile (alkol, tütün kullanımı, kötü beslenme gibi) kanser riskinizi düşürebilirsiniz.

KANSER RİSKİ ÖNCEDEN TESPİT EDİLEBİLİYOR MU?

Günümüzde gen çalışmaları ile risk araştırması yapılabiliyor. DNA’larda yapılan gen testi ile BRCA1 ve BRCA2 zararlı gen değişikliklerinin saptanması durumunda bu kişilerde meme ve yumurtalık kanserine yakalanma riskinin artacağını söyleyebiliriz. Özellikle yoğun aile öyküsü olanlarda bu gen değişiklikleri saptanırsa, bu kadınlarda antiöstrojen tedavileri, koruyucu meme ameliyatları ve hatta yumurtalıkların alınması gerekebilir.

MEME KANSERİNDE TANI VE DEĞERLENDİRME

Meme görüntülemesi bilindiği üzere, meme kanserini mümkün olan en erken evrede saptamayı amaçlar. Teknolojik gelişmeler ve özellikle tarama mamografisinin yaygın kullanımı ile birlikte görüntüleme yöntemleriyle saptanabilen erken meme lezyonları sayısında belirgin bir artış olmuştur. Radyolojide meme kanserinin tanısında kullanılabilen meme görüntüleme yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz;

• Ultrasonografi

• Mamografi

• Manyetik Rezonans Görüntüleme

Memede; mamografi, ultrasonografi (US) ve manyetik rezonans (MR) incelemeleri sonucunda tespit edilen lezyonların tanımlanması, değerlendirilmesi ve izlem protokollerinin belirlenmesi amacıyla ACR (American College of Radiology) tarafından ‘Breast Imaging Reporting and Data System (BI-RADS) sınıflaması önerilmiştir. BI-RADS sınıflamasına göre bulgular 6 grupta toplanıyor:

Kategori 0: Ek inceleme gerekli.

Kategori 1: Negatif (normal)

Kategori 2: Benign (selim) bulgular

Kategori 3: Muhtemelen benign bulgular

Kategori 4: Şüpheli bulgular a. Hafif derecede şüpheli b. Orta derecede şüpheli c. İleri derecede şüpheli

Kategori 5: Yüksek olasılıkla malign (habis) bulgular Kategori 6: Bilinen malignite (biyopsi ile habis olduğu doğrulanmış ancak henüz kesin tedavi uygulanmamış olgular)

HİÇBİR ŞİKAYETİNİZ YOKSA…

Genel olarak bir şikayeti ve aile öyküsü olmayan bir kadının 30 yaşından sonra yılda bir kez meme muayenesi ve US ile tetkiki yapılmaya başlanmalıdır. Herhangi bir şüpheli durumda mamografiye başvurulabilir. Aksi halde mamografi 40 yaşına doğru ilk tetkik olarak yapılmalı ve iki yılda bir tekrarlanmalıdır. Risk faktörlerini taşıyan hastalarda bu tetkikler hekimin kararı ile daha önceye de alınabilir.

NE KADAR BİLGİLENMELİSİNİZ?

Günümüzde hastaları, hastalıkları ve tedavi seçenekleri hakkında detaylı bilgilendirmek en önemli nokta. Özellikle meme kanseri tedavisinde, sonuçları aynı noktaya varmakla beraber başlangıçta farklı seçenekler olması, bunların yeterince hastaya anlatılmaması, hastada tedavisinin yanlış veya yetersiz yapıldığına dair bir düşünceye neden olabilir. Bu nedenle tüm seçenekleri ve detayları hastayla paylaşmak en idealidir. Hastalık hakkında daha fazla bilgi edinmek, kuşkusuz kadınların hastalıkla mücadele etmesine de yardımcı olur. Ama ne kadar bilgi almak ve nasıl davranılacağı kişisel seçimlerle ilgilidir. Her kadın ne kadar bilmek istediğine kendisi karar vermelidir. Bu bilgi üzerine hastanın da bazı durumlarda, yapılacak tedavide hekimin kararına katılması gerekir. Ne var ki, bazı durumlarda tedavi kararı hekimin inisiyatifindedir. Kanserin ilk tanısından sonraki dönemde yaşanan şok ve stres, doktora sorulacak soruları düşünmeyi zorlaştırabilir. Çoğunlukla randevudan önce soru listesi hazırlamak buna yardımcı olur.

TEDAVİ SÜRECİ…

Meme kanserinde pek çok kadın birden fazla tedavi görür. Ek olarak, hastalığın herhangi bir safhasında, kadınlar acıyı ve kanserin diğer belirtilerini kontrol etmek, tedavinin yan etkilerini hafifletmek ve duygusal problemleri kolaylaştırmak için tedavi görebilirler. Bu tip tedaviye, destek, belirti yönetimi ve hafifletici tedavi diyoruz. Birçok kadın tedavinin yaşam biçimlerini nasıl değiştireceğini, tedavi sırasında ve sonrasında nasıl görüneceklerini bilmek ister. Doktor, tedavi seçeneklerini, yan etkileri ve tedavinin beklenen sonuçlarını anlatmak için en iyi kişidir. Her kadın, doktoruyla ihtiyaçları ve kişisel değerleriyle örtüşecek bir tedavi planı oluşturmak için birlikte çalışabilir. Kanser tedavisinde lokal ve sistemik tedavilerden bahsedebiliriz. Lokal tedavi: Ameliyat ve radyoterapi, lokal tedavilerdir. Hedef, memedeki kanseri ortadan kaldırmak ya da yok etmektir. Meme kanseri vücudun diğer bölgelerine yayıldığında lokal terapi, o bölgelerde hastalığı kontrol etmek amacıyla kullanılabilir. Sistemik tedavi: Kemoterapi, hormon terapisi ve biyolojik tedavi sistemik tedavilerdir. Ameliyattan sonra vücutta varsa dağılmış kanser hücrelerinin ve odaklarının yok edilmesini veya büyümemesini amaçlar. Meme kanseri olan bazı kadınlar radyoterapi veya ameliyattan önce tümörü küçültmek için sistemik tedavi görürler. Bazıları ise ameliyat ve/veya radyoterapiden sonra kanserin yeniden oluşmasını önlemek için sistemik tedavi görebilirler. Sistemik tedaviler yayılmış kanser için de uygulanır.

MEMEDE ŞÜPHELİ DURUMLAR!

• Memede sert bir oluşumun hissedilmesi

• Memenin genel görünümünde bir değişiklik olması, konturunun bozulması, derisi üzerinde düzleşme-çöküntü oluşması

• Bazı yerlerinde portakal kabuğu gibi görüntü olması

• Meme başından özellikle koyu renkli-kanlı akıntı gelmesi

• Meme başının daha önceden olmayan içe çekilmesi, bir tarafa doğru eğilmesi

• Meme üzerinde egzama gibi pullanmalar oluşması

• Kişinin memesinde daha önceden olmayan herhangi bir değişikliğin görülmesi 

MEME KANSERİNDE CERRAHİ YAKLAŞIMLAR

Meme kanserinin esas tedavisi ameliyattır. Ameliyat esas olarak iki türlüdür:

1. Memenin ve koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılması (Modifiye Radikal Mastektomi)

2. Meme Koruyucu Cerrahi: Bu yöntemde, memenin hastalıklı kısmı alınır. Ancak hastanın kalan meme dokusuna radyoterapi ve gerekirse ek olarak gerekirse kemoterapi de uygulanır. Hastalığın durumuna ve hastanın da yapılacak tedavi seçimindeki kararına göre yukarıdaki yöntemlerden birisi seçilir ve uygulanır.

Meme kanseri tanısı almış her kadın, tıbbi ihtiyaçları ve kişisel değerleriyle örtüşecek bir tedavi planı oluşturmak için doktoruyla birlikte hareket etmelidir.

Meme muayenelerinizi ihmal etmeyin. Ayda bir kez kendi kendinize muayene yapın. En ufak şüpheli bir durumda doktorunuza başvurun.