Homeopati
HOMEOPATİ NEDİR?
Canlının doğal iyileşme gücünü aktive etmeye yönelik; benzerlik prensibine dayalı, doğal, yan etkisiz, bireysel yaklaşımın ön planda olduğu bütüncül ve enerjetik bir tedavi yöntemidir. Homeopatik tedavide hastalık değil, hasta tedavi edilir. Tedavi için kullanılan doğal maddelere, remedi adı verilir. İlk olarak Hipokrat döneminde tanımlanmış olan, ’Benzer benzeri iyileştirir’’ prensibi, Alman Doktor Samuel Hahnemann tarafından geliştirilerek 1796 yılında Homeopatik Tedavi tanımı yapılmıştır. Tanımı açacak olursak:
Benzerlik Prensibi: Sağlıklı insana verildiğinde hastalık belirtileri oluşturan bir madde, bu belirtilerin mevcut olduğu hasta bireye verildiğinde onu tedavi eder. Hastadaki bulgularla, remedi bulguları olabildiğince benzer olmalıdır. Örneğin ; Soğan, vücuda alındıktan sonra, gözlerde yanma ve sulanma yapar. Bu bulguların olduğu hastaya; soğandan hazırlanmış remedi verildiğinde ise, bu bulgular geriler.
Doğal tedavi: Homeopatik tedavide kullanılan remedi kaynakları, tamamen doğal maddelerdir. Doğadaki bitki,. mineral, hayvansal dokular, ana kaynaklardır. %60 oranında bitkisel kaynaklar oluşturur.
Yan etkisiz: Doğal olsa da, maddelerin vücuda alınınca yan etkileri olabilmektedir. Homeopatik tedavinin güvenliği, doğadan elde edilen maddelerin çok seyreltilmesi neticesi oluşur. Seyreltilme oranı; minimal düzeyde madde miktarından, hiç madde kalmayana dek değişir. Madde azaltılırken, maddenin bilgisi suya yüklenmiş olur. Dinamik (enerjetik) düzeydeki yaşam gücüne, yine dinamik bir güçle(remedi) müdahale edilir.
Bireysel yaklaşım: Hastalık yoktur, hasta vardır prensibine dayanır. Örneğin; baş ağrısı, için tüm hastalara aynı ilaç verilerek tedavi edilmez. Kişi özel olarak değerlendirilerek remedisi seçilir.
Bütüncül yaklaşım: Hastanın tek bulgusu ile değil; fiziksel, duygusal, zihinsel tüm bulguları değerlendirilerek remedi seçilir. Bunun için, hastanın kendi hayat hikayesi ve ailesine ait tüm bilgilerin de alındığı detaylı bir görüşme yapılır.
HOMEOPATİ GENEL BAŞVURU ŞİKAYETLERİ:
Akut ve kronik şikayetler olarak ikiye ayırabiliriz:
- Akut şikayetler; Genel yorgunluk, ateş, öksürük, panik atak, anksiyete, kesi gibi yaralanmalar, vb.
- Kronik şikayetler; obsesyon adını verdiğimiz takıntı durumları, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, depresyon, kas-eklem ağrıları, cinsel sorunlar, hipertansiyon, diyabet, özgüven eksikliği, hiperaktivite, obezite, vb. En sık karşılaştıklarımız örnekler.
KİŞİYE ÖZEL REMEDİ SEÇİMİ:
Kişinin rahatsızlık duyduğu temel şikayeti esas alınarak; eşlik eden tüm fiziksel, duygusal, zihinsel bulguları dikkate alınır. Şikayetlerin tüm özellikleri ( rahatlatan ve kötüleştiren etmenler, zaman etkileşimi, taraf bulguları, vücuda yayılımı, eşlik eden başka bulgular) değerlendirilir. Bireysel ve aile öyküsü detaylı öğrenilir. Bu bilgiler; homeopatik değerlendirmede kullanılan, rubrik adını verdiğimiz ifade diline çevrilir. Bütün rubriklerin toplamı, bizi gerekli olan remediye ulaştırır.
HOMEOPATİNİN YAN ETKİSİ VAR MIDIR? İYİLEŞME NASIL OLUYOR?
Yan etki: Madde kalmayana dek seyreltme işlemi uygulandığı için; doğru remedi seçilip, uygun güçte(homeopatik doz ifadesi) ve doğru aralıklarla verildiğinde yan etki ve hayati tehlike oluşturmaz. Ancak doğru remedi seçilmemişse, alımdan sonra kısa süreli remedinin kendine ait bulgular belirebilir. Bu durum geçicidir, remedi alımı durduğunda kesilir. Ya da, ihtiyaç olandan daha yüksek güçte ve sıklıkta remedi verilmişse, mevcut bulguların şiddetinde artma olabilir. Remedi kesilince gerileme olsa da, bu durum önemlidir. Çünkü, yaşam gücünün kaldıramayacağı güçte verildiyse, vücudu sarsar ve daha hasta duruma geçebilir kişi.
İyileşme durumu: Homeopatik iyileşmenin, ’’Hering’in İyileşme Kuralları’’ adı da verilen bir sıralaması vardır. Buna göre iyileşme;
Sondan başa: En son olan şikayet, önce iyileşir. Örneğin; en son, yakınını kaybettiği için oluşan mutsuzluk durumu ve beraberinde kol ağrısı şikayeti olan bir kişide; tedavi sonrası önce mutsuzluk hali iyileşir. Sonrasında , daha önceden oluşmuş olan kol ağrısı geriler.
Yukarıdan aşağıya: Baştaki şikayet önce, ayaktaki en son iyileşir. Baş ağrısı, diz ağrısından önce iyileşir.
İçten dışa: En derin zihin, sonra duygusal ve en dış olarak da cilt bulguları iyileşir. Yani önce uyku, depresyon ,en son egzama iyileşir.
Hayati önem taşıyan organlar önce iyileşir. Örneğin, kalp hayati organdır.
Tekli organlar önce iyileşir. Kalp, karaciğer gibi.
HOMEOPATİ TEDAVİSİ SIRASINDA KİŞİ NE HİSSEDER?
Doğru remedi, doğru güçte verilmişse hasta kısa sürede yumuşak bir iyileşme fazına geçer. İyileşme o kadar yumuşaktır ki, kişi değişimin farkına varamaz. Hatta kontrole geldiğinde; ne değişti diye sorulduğunda, bir değişiklik yok diyebilir. Fakat hastadan alınan detaylı anamnezde her bulguya verilen sayısal puanlama üzerinden kıyaslama yapıldığı için, değişim kolayca anlaşılır. Örneğin; baş ağrısı şikayetinin derecesi ve sıklığı puanlanır. Kontrolde derece ve sıklığı sorulunca, fark anlaşılır.
Doğru remedi, fakat gücü yetersizse; kısa süreli iyileşme olur, fakat bir süre sonra durur.
Yanlış remedi ise, kişide önceden hiç olmayan yeni bulgu (remedi bulguları) oluşur. Geçicidir.
Yanlış remedi , gereğinden yüksek güçte ve fazla tekrarlanmışsa kişi sarsılabilir. Yaşam gücünün seviyesine bağlı olarak durum değişir.
HOMEOPATİ TEDAVİSİ KİMLERE UYGULANIR? KİMLERE UYGULANMAZ? SAKINCASI VAR MI?
Homeopatik tedavi her yaşta(bebekler dahil), her cinste, hamilelikte, her tür klinik durumda ( kanser dahil) tek başına ya da mevcut klasik tedaviyle birlikte uygulanabilir. İnsanların dışında , hayvanlar ve bitkilere de uygulanmaktadır. Homeopatik tedavi; hastayı zorla ikna ederek ya da cerrahi müdahale edilmesi gereken durumlar yerine uygulanılamaz. Olması gereken; hasta kendi rızasıyla tedaviyi talep edip, uyumu sağlamalı. Cerrahi gerektiren durumlarda, mutlaka işlem gerçekleştirilmeli, homeopatik tedavi de beraberinde kullanılmalıdır.
Sakıncası: Belirtilen koşullarda sakıncası yoktur.
HOMEOPATİ VE KLASİK TIP(ALLOPATİK) FARKLARI?
Homeopatik tedavide benzerlik prensibi uygulanır. Kalıcı, bütüncül iyileşme olur. Allopatik tıpta zıtlık prensibi uygulanır. Bulgu ters etkili ( ağrı kesici, ateş düşürücü) ilaçla baskılanır. İlaç kesilince bulgu tekrar belirir.
Homeopatik remedilerin özellikleri; tamamen sağlıklı, gönüllü insanlarda yapılan proving adı verilen çalışmalar neticesi belirlenir. Allopatik ilaçlarda, insan yapısından farklı olan hayvan deneyleri kullanılır.
Homeopatik tedavide kişiye( hastaya) özel remedi seçilir. Allopatik tıpta, hastalığa göre ilaç seçilir. Örneğin, migren için farklı hastalara aynı ilaç verilir.
Homeopatik tedavide remediye bağımlılık oluşmaz. İyileşme olunca, remedi kesilir. Kalıcı iyileşme olur. Allopatik tıp ilaçlarına bağımlılık oluşabilir. İlaç kesilince, bulgular tekrar belirir. Ömür boyu kullanmak gerekebilir.
Homeopatik remediler; prensiplere uygun verildiği taktirde, yan etkisi ve başka maddelerle etkileşimi yoktur, toksisitesi yoktur, güvenlidir. Allopatik tıp ilaçlarında ise, madde etkileşimleri, toksisite tehlikesi ve hayati tehlike riski olabilir.
Homeopatik tedavi ile, hasta hem iyileşir hem de sonradan oluşabilecek yeni hastalıkların önüne geçilmiş olur. Tedavi yanında , koruyucu özelliği mevcuttur.
HOMEOPATİ İLE KRONİK HASTALIKLAR İYİLEŞEBİLİYOR MU?
Evet. Kişinin mevcut yaşam gücü, hastalığın süresi ve derinliği dikkate alınarak, iyileşme derecesi ve süresi hakkında değerlendirilme yapılıp, hasta bilgilendirilir. Kronik ilaç kullanırken, iyileşme neticesi bu ilaçlara gerek kalmayan hasta sayıları çoktur. Önemli olan ;mevcut hastalık durumu kronikleşme sürecine girmeden, bütüncül ve doğru tedavi yaklaşımının uygulanmasıdır. Hastalık süresi arttıkça, vücudun gördüğü tahribat ta dereceli olarak artmaktadır.
GÜNÜMÜZDE HOMEOPATİ HAKKINDA BİLİNEN YANLIŞLAR NELERDİR?
[ Bilimsel değildir. ]
Bu yaklaşımda, seyreltme işlemi hedef alınmaktadır. En büyük eleştiriye kaynak teşkil eden bu durum, homeopatinin bilimselliğinin en büyük ve en güçlü kanıtıdır. Çünkü kuantum fiziği ile açıklanabilen, atom altı parçacıkları ve enerji (frekans) bilgisi ön plandadır. Nitekim, klasik tıpta da artık ilaçlar nanoteknolojik ( çok küçük moleküllerden oluşan) hazırlanma ve kişiye özel doz belirlenme yönünde bir değişime doğru gitmektedir.
[ Alternatif tedavidir. ]
Homeopati günümüz allopatik tedaviden daha eski bir tedavi yöntemidir.
[ Kanıta dayalı değildir. ]
200 yılı aşkın süredir dünyada aktif kullanılan, akut hastalıklardan kanser dahil kronik hastalıklarda sayısız kanıt ve bu yönde sayısız bilimsel yayınlar oluşturulmuştur.
[ Aktif kullanılmıyor. ]
Dünya Sağlık Örgütü ‘nün onayladığı ikinci tedavi yöntemidir. Avrupa ‘ da %70 yaygındır. Dünyada çok ülkede aktif kullanılmakta, resmi sağlık sigortaları karşılamaktadır. Homeopati hastaneleri, okulları yüzyılı aşkın süredir hizmet vermekte. Türkiye, Irak, Suriye homeopatinin en geç bilindiği ülkeler. Ülkemizde 2014 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın onayı ile başlatılan eğitimler ve aktif uygulamalar ile hızla yayılmaktadır.
[ Plasebodur. ]
Tedavide detaylı görüşme yapıldığı için, psikolojik telkin olarak algılanabilir. Ayrıca iyileşme , yumuşak bir şekilde gerçekleştiğinden; hasta bunu plasebo gibi algılayabilir. Plasebo olmadığının en büyük kanıtları; tedavi olduğunun bilincinde olmayan, bebekler, hayvanlar ve bitkilerde gözlenen iyileşmelerdir. Ayrıca belirtildiği üzere; yanlış remedi verildiğinde, hastada o remedinin bulguların gözlenmesi çok önemli bir kanıt bulgudur.