Kolon Kanseri
Kolon kanseri önlenebilen ve tedavi edilebilen bir kanser türü mü?
Kanser bugün dünya tıbbının üzerinde çalıştığı hastalıkların başında geliyor. Nedenleri, oluşum mekanizması ve tedavileri üzerine gün geçmiyor ki yeni bir bilgi gelmesin. Bugüne kadar yapılan araştırmalardan çıkan ortak sonuçsa erken tanı ile hastaya yaşam şansı verilebildiği gerçeği...
Gerek erken tanı yöntemleri, gerekse farkındalığın artması sonucu birçok kanseri erken evrede yakalamak ve hatta tam kür (iyileşme) sağlamak mümkün olabiliyor. Kolon yani kalın bağırsak kanseri bu kanserlerin başında geliyor.
Öncelikle kolon ve rektumun ayrımını yaparak başlayabilir miyiz?
Kolon ve rektum yaklaşık 1.5 metre uzunluğunda ve karnın iç kısmında ters U şeklinde yer alan kalın bağırsak yapımızdır. Kolon (kalın bağırsak) kanseri tedavisi bir noktaya kadar standart bir cerrahi ile yapılırken, rektum kanseri özel deneyim ve uzmanlaşmayı gerektiriyor. Anatomik yapıları tedavi şemaları da doğal olarak birbirinden çok farklı. Genellikle bu yapılar insanlar tarafından karıştırılıyor. Bu nedenle öncelikle bu iki yapının ne oldukları ayrımının çok iyi bilinmesi gerekiyor. Anatomik olarak bakıldığında anüsten yukarı doğru 15 cm.’lik bölüme rektum deniyor ve bu yapı leğen kemiklerinin içinde yer alıyor. Leğen kemiklerinin dışına, karnın içine doğru olan diğer bölümse kolonu yani kalın bağırsağı oluşturuyor.
Hastalık hangi belirtilerle kendini gösteriyor?
En sık karşılaşılan belirti, makattan kan gelmesi. Ancak bu durum kalın bağırsak ya da makatı ilgilendiren birçok sorunun ortak belirtisi olmakla birlikte makattan kan gelmesi insanları hekime getiren neden oluyor. Hastalarda en sık görülen belirtilerden biri de dışkılama alışkanlıklarındaki değişiklikler. Yani hasta bir süre kabızken hemen ardından ishal gelişebiliyor. Ya da devamlı kabızlık veya ishalle karşımıza gelebiliyorlar. Bunun yanında sürekli dışkılama ihtiyacı varmış gibi hissetmek ama tuvalette dışkılayamamak gibi değişiklikler de görülebiliyor. Ayrıca, karında müphem ağrılarla da kendini gösterebiliyor. Önemli diğer bir belirti de orta yaşlardan sonra ortaya çıkan anemi. Bu, özellikle sağ kolon kanserinin önemli bir habercisi olabiliyor.
Kolon kanseri, oluşmadan önce hangi öncül belirtileri gösteriyor?
En önemli belirtisi, polip dediğimiz, kalın bağırsağın değişime uğraması durumu. Bağırsağın iç yapısı olan mukozada önce kabarıklık oluyor ve sonrasında bu yapı büyüyerek polip ortaya çıkıyor. Zamanla polip büyüyerek bir yükselti oluşturuyor. Büyümenin devam etmesiyle birlikte polipin en tepesinde çürüme yani kanserleşme başlıyor. Yine zaman içinde tepeden aşağıya doğru kanser yayılıyor. Böylece iç derideki bu değişim belli bir zamandan sonra zarar vermeye başlıyor. Poliplerin kanserleşmeye başlayıp yayılması yaklaşık 4-5 yıllık bir sürede gerçekleşiyor.
Her polip oluşumu kanserleşir mi?
Polipler normalde 50 yaşına kadar çok fazla görülmez. 50 yaşından sonra da toplumda yüzde 5-10 civarında rastlanır. 70 yaşından sonra yapılan otopsi incelemelerinde ise görülme oranının yüzde 20’lere çıktığı görülüyor. Bu demektir ki polip oluşumu yaşla birlikte artıyor. Ancak polip görülen herkes kolon kanseri olmaz. Poliplerin boyuna, şekline ve yapısına göre kanserleşme oranı da değişiyor. Örneğin, 1 cm.’nin altındaki poliplerin kanserleşme oranı çok düşükken, büyüklüğü 1 cm.’nin üzerine çıktığında kanserleşme oranı da yükseliyor. Polip büyüdükçe kanserleşme riski artıyor. Ancak mutlaka belirtilmesi gereken bir nokta var ki, poliplerin hepsi kanserleşmese de mutlaka kontrol altında tutulmaları ve biyopsi yapılması gerekiyor. Önemli bir diğer nokta da polipler kanserleşmeden alındığı taktirde kolon kanser riski de sıfırlanmış oluyor.
Poliplerin varlığı nasıl anlaşılıyor?
Tanı yöntemleri içinde hem pratik olması hem de doğru sonuçlara ulaşılması açısından en yaygın kullanılan yöntem kolonoskopi. Bazı hastalarda poliplere bağlı kanama oluşabiliyor. Ancak kanamanın olması kanserleşme açısından tehlikeli bir durum; riskin arttığının önemli bir göstergesi.
Tüm bu anlattıklarınıza bakarak kolon kanserinin önlenebilir bir kanser olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle evet. Kolon kanserlerinin yüzde 85’e yakını önlenebiliyor. Ancak, unutulmaması gereken çok önemli bir nokta var; bunun için erken tanı konulması şart. Tanı konulmasında da kolonoskopi altın seçenek.
Kolon kanserinde kimler risk altında?
Kalın bağırsak kanseri aslında her yaşta ortaya çıkabilen bir kanser. Ancak 50 yaş sonrasında risk artıyor. Kalın bağırsak kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıksa bile hastaların yüzde 70’inden fazlası 50 yaşın üzerinde olan kişiler. Bu yaştan sonra risk, her 10 yılda ikiye katlanarak artıyor. Bu nedenle 50 yaşını geçmiş kişiler risk grubu içine girmiş oluyorlar. Bunun yanında, birinci derecede kan bağı olanlarda kolon kanseri olması, ailesinde polipozis hastalığı bulunması, yumurtalık ve rahim kanseri olan kadınlar, uzun yıllar ülseratif koliti olanlar riskli grupta yer alıyor. Bu nedenle bu kişilerin daha erken zamanda kolonoskopik tetkiklerinin belli aralıklarla yapılması gerekiyor. Ayrıca kolan kanserlerinde tam olarak ispatlanmamış olsa da endüstriyel gıdaları fazla tüketenler ve aşırı kilolu olanlar risk grubunda yer alıyor.
Kolon kanserinin yaygınlığı ne ve neden önemli bir kanser türü?
- Her iki cinste görülen organ kanserleri içerisinde kolon ve rektum kanserleri, akciğer kanserinden sonra görülme sıklığında ikinci sırada yer alıyor. Yaygınlık açısından bakıldığında oluşumu ve sıklığı bu denli yaygın olmasına rağmen erken yakalandığında iyileşme oranlarının yüksek olması kalın bağırsak ve rektum kanserinin önemini artıyor. Akciğer, meme, pankreas gibi diğer organ kanserlerine bakıldığında kanserin direkt olarak başladığını görüyoruz ve bu organ tümörleri erken yakalanmış olsalar dahi ‘kanser’ olarak tanı alıyorlar. Ancak kolon ve rektum kanseri, bu kadar sık görülmesine rağmen hastalık hemen kanser olarak başlamıyor. Kanser tanısı almadan önce kanser öncesi oluşumlar (polipler) ile kendini gösteriyor. 100 tane kolon ve rektum kanserinin 85’i bu öncülerden başlayıp kansere dönüşüyor. Şu halde bu öncülerin daha önceden saptanması ve yok edilmesi ileride oluşacak bir kolon ve rektum kanserinin önlenmesini sağlayabiliyor.