Periodontoloji
Periodontoloji Nedir?
Diş hekimliğinin "Periodontoloji" diye adlandırdığımız bilim dalı, dişlerin çevresini oluşturan destek yapıların (kemik, diş eti, sement, periodontal memran) hastalık, teşhis ve tedavi yöntemlerini inceleyen bilim dalıdır. Dişleri çevreleyen tüm bu dokular "periodontal dokular" olarak adlandırılır.
Sağlıklı Diş eti ve Periodontal Dokular Nasıl Olur?
Sağlıklı diş eti açık pembe renkte, tıkız kıvamlı, mat, diş ile birleştiği yerde bıçak sırtı gibi sonlanan, kurutularak çıplak göz ile bakıldığında yüzeyinde portakal kabuğundakini andıran pütürler görülen bir dokudur. Sağlıklı diş eti dişi boyun bölgesinde bir yaka gibi sarar ve burada dişi çevreleyen bir oluk meydana getirir. “Diş eti oluğu” denilen bu yapı, hastalanan dokuda derinleşir ve diş hekiminin hastalığı teşhis etmesinde ve tedavi yaklaşımını saptamasında belirleyici rol oynar.
Sağlıklı diş eti, diş fırçalama ile kanamaz.
Hastalıklı Diş eti Nasıl Olur?
Periodontal dokular, dişlerin üzerini kaplayan ve "mikrobiyal bakteri plağı" adı verilen birikinti nedeniyle iltihaplanır.
Periodontal hastalıkların (Diş eti hastalıklarının) oluşumunda temel neden olan bu bakteri plağı,dişe sıkıca tutunan, yapışkan saydam bir tabakadır. Plağın bir miligramında 200 ile 500 milyon arasında bakteri bulunur. İlk birkaç saat zararsız olan plak belli bir kalınlığa ulaşınca, içindeki bakteriler iltihaba neden olan toksik maddeler sentezlemeye başlarlar ve üretilen bu zararlı maddeler dişetlerinde iltihaba ve diş çürüklerine yol açar.
Bakteri plağı yumuşak ve renksizdir. Bu nedenle belli bir kalınlığa ulaşmadan görülemez. Yoğun olarak dişlerin araları ve diş eti-diş sınırında birikir. Her gün düzenli, dikkatli ve doğru diş fırçalamak ile diş ve dişetlerine zarar verecek miktarda birikmesi önlenebilir. Diş araları gibi fırçanın ulaşamadığı bölgelerdeki plak, diş ipi ile temizlenmelidir.
Diştaşı (tartar), mikrobiyal dental plağın dişler üzerinden uzaklaştırılmaması halinde kalsifiye olması (kireçlenmesi) ile oluşan sert birikintilerdir. Plak kalsifiye olunca içindeki bakteriler etkinliklerini kaybederler ve hastalık yapan toksinleri sentezleyemezler. Ancak bu her ne kadar diş etinin sağlığını korur gibi görünüyorsa da, olay sanıldığı gibi değildir. Diştaşı, girintili çıkıntılı bir yüzeye sahip olduğundan, yeni oluşan plağın tutunması için uygun bir ortam oluşturur. Üstelik diştaşının üzerinde biriken plak artık diş fırçası ve diş ipi ile uzaklaştırılamadığından, bir süre sonra kalsifiye olarak altındaki taşın bir parçası haline gelir. Diştaşı bu şekilde birikmeye devam eder. Sonuç, o bölgede iltihabın belirtilerinin daha şiddetli bir biçimde ortaya çıkmasıdır. En belirgin klinik belirti DİŞ ETİ KANAMASI’dır.
Diş eti kanaması , periodontal hastalıkların her aşamasında görülen hemen hemen tek belirtidir. Ve diş eti iltihabının şiddetiyle orantılı olarak diş eti kanama miktarı da artar.
Periodontal hastalıkların çoğunluğu kronik iltihabi hastalıklardır ve çok ileri aşamalara gelmeden, ağrı gibi fark edilebilir belirtiler vermezler. Bu bağlamda periodontal hastalıklar, çok uzun yıllar boyunca ağızda mevcut olup kayda değer bir belirti vermeksizin ilerleyebilirler ve diş kaybına neden olurlar.
İltihabın erken dönemlerinde yukarıda sözü edilen dokulardan sadece diş etinin sağlığı bozulur. Bu aşamada hastalık "gingivitis" adını alır.
Gingivitiste diş eti kırmızı ve şiştir. Yüzeyindeki pütürler kaybolmuş ve doku parlak hale gelmiştir.Gingivitiste diş fırçalarken, hatta bazen kendi kendine meydana gelen diş eti kanaması vardır.
İltihap diş eti düzeyinden diğer periodontal dokulara geçince, periodontal ligament ve alveol kemiği de etkilenir. Dişin etrafını saran alveol kemiği erimeye başlar. Bu şekliyle hastalık "periodontitis" adını alır.
Halk arasında "piyore" diye de bilinen hastalık periodontitistir. Periodontitis dişlerin etrafında abseler oluşmasına, dişlerin sallanmasına, dişlerin yer değiştirmeye başlamasıyla dişler arasının yelpaze gibi açılarak birbirinden uzaklaşmasına ve en sonunda dişlerin kaybına neden olur. Dokulardaki bu yapısal değişiklik "periodontal cep" diye adlandırılır. Periodontal cebin varlığı ve derinliği, diş hekiminin teşhis ve tedavisinde yardımcı olan birer klinik kriterdir. Radyografi (röntgen filmleri) de periodontitisin teşhisinde ve tedavi planlamasında vazgeçilmez bir yardımcı yöntemdir.
Periodontitis, bazı ender formları dışında, çok yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Uzun yıllar sinsice varlığını sürdürebilir. Tüm bu zaman içinde, lenf ve kan yoluyla yayılarak, tüm vücudu ve önemli organları etkileyen bir enfeksiyon odağı olma özelliği taşır.
Periodontitis ilerledikçe diş eti çekilmeleri meydana gelebilir. Bu; dişlerde soğuk, sıcak gibi uyaranlarla hassasiyet meydana gelmesi ve özellikle ön bölgelerde estetik problem oluşumu sonucunu doğurabilir.
Diş eti Hastalıklarını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Genetik Faktörler
Periodontitisin bazı formlarında genetik eğilimin etkili olduğu gösterilmiştir. Bu tip periodontitislerde, iltihabın diş etinden derin destek dokulara geçişi çok hızlı olmakta, hastalar çok genç yaşta dişsiz kalabilmektedir. Aile bireylerinde erken yaşta diş kaybı hikayesi olan kişilerin, bluğ çağından itibaren düzenli olarak bir periodontoloğun kontrolünden geçmesinde yarar vardır.
Sistemik Hastalıklar
Vücudun savunma sistemini etkileyen bazı hastalıklar (lösemi, AIDS gibi), kontrol altında olmayan diabet (şeker hastalığı) periodontal sağlığı olumsuz yönde etkiler.
Daha Önceden Yapılmış Yanlış Dental Tedaviler
(taşkın/yanlış dolgular veya protezler)
Lokal Faktörler
- Ağız kuruluğu
- Dişlerdeki pozisyon ve kapanış bozuklukları (çapraşık dişler)
- Tükürük yapısı ve miktarı
- Çürüklerin varlığı
- Sigara kullanımı ve sıklığı
- Kullanılan ilaçlar
Diş eti Hastalıkları Önlenebilir ve Kontrol Altına Alınabilir mi?
Periodontal hastalıklar, büyük bir oranda önlenebilen ve kontrol altına alınabilen hastalıklardır. Tedavi; iyi ağız hijyeninin sağlanmasına, doğru ve erken tanıya ve doğru tedavi yaklaşımlarına bağlıdır. Bu nedenle hem hastanın hem de diş hekiminin tedaviye birlikte katılımını gerektirir.
Diş eti Hastalıklarının Tedavileri Nelerdir?
Diş eti hastalıklarının tedavisi hastalığın tipine ve şiddetine göre belirlenir.
Gıngıvıtıs Tedavisi
Gingivitisin çok erken dönemlerinde, hastanın ağız hijyen standartının yükseltmesi ve bir diş eti hastalıkları uzmanı tarafından dental plak kontrolü ile ilgili bilgilendirilmesi, hastalığın tedavisi için yeterli olabilir. İlerlemiş gingivitisin tedavisi diş yüzeyi temizliği (diştaşı temizliği =detartraj) ile yapılır. En az iki seans süren bu tedavide, tüm periodontal hastalıkların tedavisinde olduğu gibi hastanın ağız hijyen standartının yükseltilmesi amaçlanır.
Ontıtıs Tedavisi
Periodontitisin tedavisinde de hastanın ağız hijyen stadardının yükseltilmesi birinci derecede önem taşır. Tedaviden sonra kazanılan sağlığın korunması da ancak bu şekilde mümkündür. Diş hekimi diş yüzeyi temizliği ile tedaviye başlar. Bir kaç seans süren bu tedaviyi, diş kök yüzeylerinin kürete edilmesi işlemi takip eder. Periodontitisin erken aşamalarında bu tedaviler dokuların sağlığına kavuşması için yeterli olabilir. Hastalığın daha ilerlemiş formlarında diştaşı temizliğini takiben cerrahi müdahale şarttır. Kemik yıkımının ilerlediği bu vakalarda hastalık nedeniyle kaybedilen sert (kemik) ve yumuşak (diş eti) dokuları eski seviyelerine getirmek amacıyla çeşitli teknikler kullanılarak cerrahi operasyonlar uygulanmaktadır. Periodontitisin tedavisinde amaçlanan, hastalık nedeniyle Böylelikle, periodontal cebin sığlaştırılması ve alveol kemiğindeki yıkımların düzeltilmesi sağlanmakta ve hastanın daha rahat temizleyebileceği bir doku alanı oluşturulmaktadır. Tüm bu ileri cerrahi yöntemlere rağmen bazı ilerlemiş vakalarda ağızda tutulması mümkün olmayan dişlerin çekimi, tedavi planının bir parçası olabilir.
Diş eti Hastalıklarının Cerrahi Tedavisinde Uygulanan Yöntemler Nelerdir?
Cerrahi yöntemler, rezektif ve rejeneratif (yapılandırıcı, kemik ve/veya diş eti dokusunu arttırmaya yönelik) olarak iki gruba ayrılmaktadır. Rezektif Yöntem Gingivektomi Gülüş esnasında en önemli kriterlerden biri dişetleridir. Pembe estetik adını verdiğimiz bu bölgede gereğinden fazla görünen diş etleri ya da asimetrik diş eti seviyeleri mevcutsa bu durumu düzeltmeden estetik bir diş hekimliği uygulamasından bahsetmek imkansız olur. Estetik Diş Hekimliği uygulamalarından olan Estetik Plastik Diş Eti Cerrahisi ile bu tip fazla görünen ya da asimetrik seviyelenmiş dişetlerini düzeltmek mümkündür. Daha sonra uygulanacak Laminate Vener Porselen ya da Metal desteksiz Zirkonyum Porselenler ile beklentilerin ötesinde estetik sonuçlar elde edilebilmektedir.
Flap Operasyonu (İltihaplı Diş etinin Temzilenmesi)
Rejeneratif Yöntem
Flap Operasyonu + Kemik Ogmentasyonu
OTOJEN (hastanın kendi kemiği)kullanılarak Sentetik kemik greftleri ve/veya membranlar kullanılarak Ve son yıllarda hastanın kendi trombosit hücrelerinin kullanıldığı (PRP) YÖNTEMİ)
Estetik Plastik Diş eti Cerrahisi
Yetersiz Diş eti Varlığında ve/veya Diş eti Çekilmelerinin Tedavilerinde
Otojen (hastanın kendi bağ ve/veya epitel dokusu) kullanılarak Sentetik membranlar kullanılarak Doku çökmelerinin tedavisinde
Serbest Diş eti Grefti Yöntemi
Otojen (hastanın kendi diş eti dokusu) kullanılarak
Diş etinde Renkleşme Fazlalıklarının Giderilmesi (Hiperkeratinizasyon) Tedavisi
Depigmentasyon tedavisi adı verilen diş etindeki koyu kahverengi-siyah renkleşmelerin azaltılması ve yok edilmesi lazer kullanılarak yapılmaktadır.
Diş eti Hastalıklarından Korunmak Mümkün Müdür?
Periodontal hastalıklardan korunmanın en etkin ve ekonomik yolu, evde yapılan gündelik ağız bakımıdır.
Gündelik ağız bakımı, bakteri plağının dişlerin ve sabit protezlerin üzerinden uzaklaştırılmasıdır. Mikrobiyal dental plak, oluşmasını takip eden 8-10 saat içinde olgunlaşır. Bu nedenle, ideal diş fırçalama sıklığı, 8 saatte bir, başka bir deyişle günde üç defadır. Ancak günde iki defa yapılan etkin bir fırçalamanın, diş eti ve diğer periodontal dokuları iltihaplanmaktan korumaya yettiği saptanmıştır.
Diş ipi ve/veya ‘arayüz fırçası’ kullanımı gündelik ağız bakımının ayrılmaz bir parçasıdır ve fırça ile ulaşılamayan diş yüzeylerinden mikrobiyal dental plağın uzaklaştırlmasını sağlar.
Ayrıca, “ağız duşları” bazı durumlarda diş hekiminizin önereceği diğer temizleme araçlarıdır.
Diş hekiminizin 6 ayda bir düzenli olarak ziyaret edilmesi, dişlerde ve periodontal dokularda oluşabilecek sorunların erken safhada teşhisini mümkün kılacaktır.