Lösemi
LÖSEMİ NEDİR?
Lösemi, Yunanca “beyaz” anlamına gelen “leukos” ve “kan” anlamına gelen “haima” kelimelerinin birleşiminden elde edilmiş ve hastalığı adlandırmak için kullanılmıştır. Lösemi çocukluk çağında en sık görülen kanser tipidir. Halk arasında kan kanseri olarak adlandırılır.
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA LÖSEMİ NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR?
Çocukluk çağı kanserleri görülme sıklığı açısından değerlendirildiğinde ilk sırada lösemiler yer alır (%30-%40). Erişkinlerden farklı olarak çocukluk çağında lösemilerin büyük çoğunluğu akut lösemidir; akut lenfoblastik lösemi (ALL) daha sık gözlenir. Akut Lenfoblastik Lösemi, çocukluk çağı lösemilerinin %80 kadarını oluşturan ve çocukluk çağında en sık görülen lösemidir. Yıllık insidans 100,000’de 3-4 olarak bildirilmektedir. ALL görülme sıklığı özellikle 2-5 yaş arasında artış göstermektedir. ALL erkeklerde kızlara göre daha fazla saptanır. Çocuk ve ergenlerde akut miyeloid lösemi (AML) lösemilerin %20’sini oluşturur. İnsidansı her yıl milyonda 5-7’dir. İlk iki yaş insidansın en yüksek olduğu yaştır (milyonda 11). Ergenlik döneminde sıklık yeniden artış gösterir (milyonda 9). Kız ve erkeklerde eşit oranlarda izlenir.
Çocukların çoğunda lösemi gelişimini açıklayabilecek bir risk faktörü yoktur. Ancak bazı olgularda kalıtsal ve kazanılmış predispozan risk faktörleri saptanabilir. Prenatal dönemde alkol, pestisidler, benzen gibi toksik maddeler, topoizomeraz II inhibitör içeren yiyecekler, viral enfeksiyonlar ve radyasyona maruziyet lösemiye yol açabilir. Çeşitli kromozom anomalileri lösemiye yatkınlık yaratır. En sık Down sendromu AML’ye transforme olur. Kazanılmış risk faktörleri arasında iyonize radyasyon, bazı ilaçlar, petrol ürünleri, benzen gibi organik maddeler, herbisid ve pestisidler sayılabilir. Lösemi gelişimi için günümüzde “iki vuruş” modeli daha çok kabul görmektedir; önce birinci, sonra ikinci etkenin genetik instabiliteye neden olduğu ve sonuçta lösemiyi başlatan hücrelerin ortaya çıktığı düşünülmektedir.
LÖSEMİ BELİRTİ VE BULGULARI
- Ateş veya titreme
- Kalıcı yorgunluk, halsizlik
- Sık veya şiddetli enfeksiyonlar
- Kilo vermek
- Şişmiş lenf düğümleri, karaciğer veya dalak büyümesi
- Kolay kanama veya morarma
- Burun ve diş eti kanamaları, boyun ve koltuk altı lenf bezlerinde, karında şişlik, diş etlerinde kabarma.
- Ciltte küçük kırmızı lekeler (peteşiler)
- Özellikle geceleri aşırı terleme
- Kemik ağrısı veya hassasiyet
Akut löseminin başlangıç bulguları kısa sürelidir ve farklılıklar gösterebilir. Hastalar sıklıkla iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, irritabilite, intermitant ateş, kemik ağrısı ve solukluk nedeniyle getirilir. Hastalık ilerledikçe kemik iliği yetmezlik bulguları ve kemik ağrıları belirgin hale gelir. Organ infiltrasyonu nedeniyle lenf bezlerinde büyüme (lenfadenopati), karaciğer ve dalak büyüklüğü (hepatosplenomegali), testislerde büyüme, solunum sıkıntısı ve baş ağrısı ve kusma gibi santral sinir sistemi bulguları gelişir.
Fizik muayenede solukluk, halsizlik, purpura, peteşiler, mukoz membran kanamaları, lenfadenopati, hepatosplenomegali, kemik veya eklem ağrıları genellikle vardır. Solunum distresi ön mediastinal kitle veya anemi nedeniyle gelişebilir.
Hastaların bazılarında tanıda santral sinir sistemi bulguları izlenebilir. Trombositopeni ve koagülopatiye bağlı serebral hemoraji, lökositoza bağlı infarktlar gelişebilir. Erkek hastaların %10-23’ü kadarında tanıda testis tutulumu olabilir. Renal tutulum hematüri, hipertansiyon, böbrek yetmezliği; gastrointestinal sistem (GİS) tutulumu kanama, tifilit; kemik tutulumu osteolitik lezyonlar, tranvers metafizyel radiolusent bandlar şeklinde görülebilir. Kardiyak tutulum %5 hastada semptomatiktir, %30 kadar hastada otopsi ile kardiyak tutulum olduğu bildirilmektedir.
Kemik iliği yetmezliğine ait bulgular ve periferik kan bulguları lösemiyi düşündürür. Klinik ve laboratuvar bulguları dikkatlice değerlendirilmelidir. Lösemiden şüphelendiğinde öncelikle kemik iliği incelemesi yapılmalıdır.
ÇOCUKLUK ÇAĞI LÖSEMİ TEDAVİSİ
Lösemi tedavisiz ölümcül bir hastalıktır. ALL’de genel sağkalım %90’lara ulaşmaktadır. AML’de genel sağkalım tüm tedavilere rağmen %60-70 dolayındadır. Son yıllarda risk grupları ve submikroskopik düzeyde blast sayısını gösteren minimal kalıntı hastalık taranarak uygulanan protokoller sonucunda beş yıllık genel sağkalım artırılmıştır. Farmakogenomik ve farmakodinamik özellikler de hastaların izlem ve sağ kalımlarını etkileyen önemli faktörlerdir. Özellikle yüksek risk, refrakter veya relaps yapmış hastaların tedavisinde kemoterapi ile birlikte kullanılabilecek hedefe yönelik tedavilerin etkinliği çocukluk çağı lösemisinde çeşitli çalışmalarla araştırılmakta ve bu potansiyel tedavi yaklaşımları ile özellikle relaps/refrakter hastalarda sağkalım oranlarının yükselebileceği düşünülmektedir. Ayrıca yüksek risk, refrakter veya relaps yapmış hastaların tedavisinde kemik iliği transplantasyonu yapılması bu hasta grubunda hayat kurtarıcı bir tedavi seçeneğidir. Tedavi sonrası hastalar geç yan etkiler ve hastalığın tekrarı açısından sık kontrollerle değerlendirilmektedir.