İnsanlarda Üreme Sistemi
Kadınların Üreme Sistemi
Kadınların üreme sistemi, tamamen vücudun içerisindedir. Vajina, vücudun dış kısmından başlayarak rahmin boynuna (serviks) uzanır. Rahim ya da dölyatağı, bir armut büyüklüğünde olan ve döllenmiş yumurtanın içerisine yerleşerek geliştiği, kaslardan yapılı bir organdır. Rahim içyüzü endometrium olarak adlandırılır. Gelişmekte olan bir embriyonun ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kanlanan bir mukozayla örtülüdür. Rahmin yukarı bölümünde, her 2 tarafta yer alan fallop boruları (tüpler), arkaya ve aşağıya doğru giderek yumurtalıkların (over) yakınına kadar uzanır. Yumurtalıklar, adlarından da anlaşılacağı gibi yumurtaları içeren, iki küçük kesedir. Bir kadın doğduğu zaman her iki yumurtalığında toplam 400.000 kadar olgunlaşmamış yumurta vardır.
Adet Siklusu
Hormon düzeylerinin her ay gösterdiği değişiklikler olarak tanımlayabileceğimiz adet siklüsü, kadının üreme yeteneğinin en önemli bölümünü oluşturur. Bu hormonlar, FSH (follikül stimülan hormon) ve LH (luteinizan hormon) olarak adlandırılır. Adet siklüsü, 3 fazda gerçekleşir:
Foliküler Faz
Follikuler faz sırasında FSH (follikül stimülan hormon) sağ veya sol yumurtalıktaki follikülerden birinin gelişmesini uyarır. Bu follikül, yumurtlama (ovülasyon) öncesinde gelişen bir yumurtayı besler. Folikülden salgılanan estrojen adlı hormonun birçok işlevi vardır. Bunlardan biri de, rahim boynundaki (serviks) mukusun, adet siklüsü ortalarında değişiklik geçirerek erkeğin spermini alıp besleyecek nitelik kazanmasını sağlamaktadır.
Ovülasyon Fazı
Adet siklusleri, tipik olarak 28 gün süren bir kadında ovülasyon fazı, yaklaşık 14. güne rastlar. Kandaki LH (luteinizan hormon) düzeyinin aşırı yüklenmesi, olgunlaşmış durumdaki yumurtanın over follikülünden serbest kalmasını sağlar (ovülasyon/yumurtlama). Serbest kalan yumurta, fallop borusuna girer ve erkeğin spermiyle döllenmeye hazır durumda, rahime doğru ilerler.
Luteal Faz
Yumurtlama (ovülasyon) gerçekleştikten sonra içi boşalan folikül, korpus luteun adını alarak estrojen ve progesteron salgılamaya başlar. Bunlar, endometriumun, döllenmiş yumurtanın yerleşerek gelişmesi ve bu durumunu koruması için gereken hormonlardır. Eğer yumurta döllenmezse korpus luteum, adet sıklüsünün yaklaşık 26. günü dolayında faaliyetlerini, yani hormon salgılamayı durdurur. Bu olay, endometriumun yüzeyel bölümünün parçalanarak adet kanaması adı altında vücut dışına atılmasına neden olur. Döllenmemiş yumurta, adet kanaması sırasında vücut dışına atılır.
Erkeğin Üreme Sistemi
Erkeğin üreme sisteminin bir bölümü vücut dışında, bir bölümü vücut içerisindedir. Testisler (erbezleri) skrotum (torba) adı verilen keseler içerisinde yer alır. Hem sperm, hem de erkeklerin cinsel karakteristiklerinin devamına yardımcı hormon olan testosteron yapar. Testislerde yapılan sperm, epididim adını alan ve spermleri depolayarak, olgunlaşıncaya kadar besleyen organın kıvrımlı kanallarından geçer. Olgunlaşan spermler, vas deferens adı verilen bir tüpten geçerek, olgunlaşmış spermleri depolamakta görevli, kese-biçimi 2 organ olan meni keselerine (seminal veziküller) geçer. Spermlerin oluşmaya başlamasıyla olgunlaşması arasında geçen süre, yaklaşık 72 gündür. Erkek ejakülasyonu sırasında meni keselerinden çıkan sperm, prostat bezinden salgılanan koyu kıvamdaki salgıyla karışarak meni adlı sıvıyı meydana getirir ve spermleri taşıyan bu sıvı, kadının vajinası içerisine bırakılır.
Normal, olgun spermlerin yapılması (spermatogenez), erkeğin döl yeteneğinin anahtarı konumundadır. Sperm yapımı, FSH, LH ve testosteron hormonları tarafından gerçekleştirilir ve düzenlenir. Erkeklerde hem FSH hem de LH testislerı etkiler. FSH, sertoli hücrelerinde sperm yapımı, LH ise leydig hücrelerinin testosteron yapmasını uyarır.
Sertoli hücrelerindeki olgunlaşmamış spermler, yavaş yavaş gelişerek spermatozoon adı verilen olgun spermlere dönüşür. Ancak sperınatozoonların hareket yeteneğini kazanabilmeleri için, epididimden geçmeleri gerekir. Bu şekilde hareketlilik kazanan spermler, ejakülasyon gerçekleşene kadar meni keselerinde saklanır.
Erkeklerde Döllenmeyi ve Döl Yeteneğini (Fertilite) Etkileyen Faktörler
Ejakülasyondan sonra spermler, kadının üreme yolundaki canlılığını ve yumurtayı dölleme yeteneğini 48-72 saat kadar devam ettirmektedir. Ovülasyon (yumurtlama) günü dolayındaki her 2-3 günde bir cinsel ilişkide bulunulmasının, kadının gebe kalması açısından yeterli olma nedeni budur. Döllenmede spermlerin hareketliliği, en az sayıları kadar önemi gözükmektedir. Sperm sayısı düşük olan erkekler, spermlerinin hareket yeteneğinin mükemmel olması durumunda eşlerini gebe bırakabilmektedir. Fertilizasyon şansı ayrıca, meni hacminden ve sperm biçiminden (morfolojisinden) de etkilenmektedir.
Erkeğin dölleme yeteneği, spermlerin niteliği ve sayısının dışında, torbalardaki varislerin (varikosel) varlığından da etkilenebilmektedir. Varikosel, erkeklerde en sık karşılaştığımız infertilite (çocuk sahibi olamama) nedenlerinden biridir. Üreme organlarındaki tıkanıklıklar, ejakülasyon zorlukları, çeşitli ilaçlar ya da testis anormallikleri de erkeklerde kısırlık nedeni olabilmektedir.
İnsanlardaki Döl Yeteneği: Hassas Bir Fonksiyon
İnsanlardaki üreme sürecinin karışık olması nedeniyle, eşlerin çok büyük bölümünün herhangi bir zorlukla karşılaşmaksızın çocuk sahibi olabilmesi, adeta bir mucizedir. Döllenme, doğanın, gerekli her faktörü aşırı miktarda sağlamasından yardım görür. Ortalama bir kadın, çocuk sahibi olabildiği yıllar boyunca yaklaşık 400 defa yumurtalar ve infertilite sorunu olmayan bir erkeğin bir tek ejakülasyonda boşalan meni sıvısında milyonlarca sperm vardır. Ancak bu karmaşık olaylar dizisinde görülebilecek herhangi bir değişiklik, ovülasyonu, gebe kalmayı ya da gebeliği olumsuz yönde etkileyerek çiftin çocuk sahibi olamamasıyla sonuçlanabilir.