Sertleşme Bozukluğu ve Tedavisi
Hemen her erkeğin, hayatında en az bir kez sertleşme sorunu ile karşılaşması söz konusu olabilir. Belli bir dönemde, iş yorgunluğu, stres, geçimsizlik gibi durumlarda münferit olarak bu sorunla karşılaşılırsa dert edinmemelidir. Eğer sorun tekrarlar veya gittikçe kötüleşirse tedavi arayışı kaçınılmaz olur.
Erektil işlevin (erkeğin sertleşme ve cinsel ilişki fonksiyonu), aile kurumunu bir arada tutan mutluluğun ana yapı taşı olduğunu unutmamak gerekir. Yani erektil işlev bozukluğu olması sadece bir kişinin sorunu değil, karı kocanın ortak sorunudur. Birlikte olma arzusunun, yani aile kurumunun devamı göz önüne alındığında bir kol kırılması, böbrek hastalığı veya göz hastalığına kıyasla sosyal yapıyı daha derinden etkileyen bir durumdur. Bu yüzden en az diğer hastalıklar kadar, belki daha fazla tedavi arayışına girilmesi gerekir.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel cevap döngüsü esas alınarak tanımlanır. Cinsel cevap döngüsünün ise; istek, uyarılma, orgazm ve çözülme olmak üzere dört evresi vardır. İşte “cinsel sorunlar” genel tanımı, bu evrelerin herhangi birindeki aksama ve problemi ifade eder. Erektil fonksiyon bozukluğu, ya da halkımızın yaygın tercihiyle “iktidarsızlık” ise, cinsel cevabın ikinci safhası olan uyarılma evresinde erkeklerde görülen aksamaların adıdır. Erektil disfonksiyonun yaygınlığı hakkında en sağlıklı rakamlar ABD’den alınmaktadır. Buna göre, 40-70 yaş arasındaki erkeklerde, %10 oranında tam ereksiyon bozukluğu, %52 oranında ise değişik derecelerde erektil disfonksiyon mevcuttur. Bunların % 80 kadarı, organik bir nedene bağlıdır. Toplumsal şartlar ve cinsellik kavramına yaklaşım farkı gözönüne alındığında, ülkemizde erektil disfonksiyon ve cinsel sorunların daha yüksek oranda olduğu, ancak bunların altında yatan psikolojik etmen yüzdesinin hatırı sayılır bir rakama ulaştığı söylenebilir.
Sertleşme bozukluğu sebeplerine bakıldığında; kalp-damar hastalıkları (hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi), şeker hastalığı, omurilik travması, ürolojik veya genel cerrahi müdahaleler (prostat kanseri, barsak kanseri, mesane tümörü ameliyatları gibi), depresyon-stress gibi psikolojik faktörler, daimi kullanılan bazı ilaçlar, sigara ve alkol kullanımı en önemli hazırlayıcı etkenler olarak sayılabilir.
Tıbbi bir tedavi arayışına girmeden önce; alkol ve sigarayı bırakma, stres ve anksiyeteyi ortaya çıkaran ortamlardan ve olaylardan uzaklaşma gibi günlük yaşam değişiklikleri yaparak, problemin kendiliğinden düzelmesine çalışmakta yarar vardır. Eğer bu yolla sorun giderilemezse tıbbi yardım arayışına girilmelidir.
Ereksiyon sorunlarında ilk başvuru adresi “üroloji uzmanı” olmalıdır. Yapılacak hızlı ve basit testlerle sebep hakkında bir kanaat edinilir ve önce ağızdan alınan ilaçlarla, olmazsa penise iğne uygulanarak çözüm aranır. Son çare olan penis protezi (mutluluk çubuğu) ameliyatına gitmeden önce ise, penise şok dalgası uygulaması şeklinde yapılan son derece zararsız ve kolay bir yöntem de denenebilir. Ağrısız, acısız, ilaçsız, iğnesiz, anestezisiz ve yan etkisiz bu yöntemde hastaya 6-12 seans şok dalga tedavisi yapılır ve özellikle hafif-orta şiddetteki vakalarda %70’lere varan başarı sağlanır.
Penis protezi takılması ameliyatı ise her türlü sertleşme bozukluğunda kesin çözüm sağlayan ve hangi yaşta olursa olsun cinsel aktivitenin devamına imkan veren bir “son çare”dir.